• 0537 596 36 81
  • info@ekapsikoloji.com
  • Donanmacı, Kemal Paşa Cd. NO:39 D:5, 35500 Karşıyaka/İzmir

Kendi Tarafını Tutmak: Özşefkat

 
“Nasıl bu kadar aptalca bir hata yapabilirim?!”
“Zaten neyi başarabildin ki?”
“Yeterince iyi değilim, hiçbir zaman da olamayacağım.”
“Daha fazla çabalamalıydım. Tembelliğim yüzünden bu hale geldim.”
“Duygularımı kontrol edemiyorum, zayıfım.”
“Bunu hissetmem bile saçma. Duygularım bile yanlış.”
Bu cümleler tanıdık geldi mi? Peki aynı problemi bir arkadaşın yaşıyor olsa ona da böyle cümleler kurar mıydın? Muhtemelen insanlarla böyle konuşsak çevremizde pek kimse kalmaz, arkadaşlık ilişkilerimiz kötüye gider. Peki ya kendimiz ile olan ilişkimiz buna ne kadar dikkat ediyoruz? Herkese karşı merhametli ve anlayışlıyken içimizdeki bu şefkati neden kendimize de yöneltmiyoruz?
Hayat, iniş çıkışlarıyla, başarı ve hayal kırıklıklarıyla dolu. Bu zorluklar karşısında çoğumuz başkalarına anlayış ve destek gösterirken, kendimize karşı aynı nazik yaklaşımı sergilemekte zorlanırız. Ancak sadece başkalarına karşı şefkatli olmak yetmez, kendimize karşı da şefkatli olma ihtiyacımız vardır. İşte bu noktada devreye öz şefkat girer. Özşefkat , yaşamın getirdiği zorluklar ve hayal kırıklıkları karşısında bireyin kendisine karşı nazik, anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi anlamına gelir. Öz şefkat, zor zamanlarda kendimize nasıl yaklaşmamız gerektiği ile ilgilidir ve bu süreçte içsel diyalogumuzun önemi büyüktür.
Öz şefkat geliştirmek, kişinin kendi içsel dünyasıyla daha sağlıklı bir ilişki kurmasına yardımcı olur. Hata yaptığımızda kendimizi sertçe eleştirmek yerine, bu durumun insan olmanın doğal bir parçası olduğunu hatırlamak bizi duygusal açıdan daha dayanıklı kılar. Kendine şefkatli davranmak duygularına izin vermek zayıflık değildir tam tersine güçlü bir psikoloji gerektirir. Ayrıca, kendimize şefkatle yaklaşmak, stresle daha iyi başa çıkmamıza ve daha gerçekçi hedefler belirlememize de olanak tanır.
Öz şefkatin temelinde farkındalık, ortak insanlık duygusu ve nezaket yer alır. Farkındalık, duygularımızı bastırmadan ya da abartmadan tanımamızı sağlar. Her şey farkındalıkla başlar. Bir durumla başa çıkabilmemiz için önce onu fark etmeli ve iyice anlamlandırmalıyız. Ortak insanlık duygusu, acı çekmenin ve hata yapmanın evrensel olduğunu kabul etmeye yönlendirir. Hayatta acı da vardır ve her zaman var olacaktır. Acı da diğer hisler de bastırılmamalı kabul edilmeli ve sağlıklı başa çıkma yöntemleri öğrenilmeli. Hata yapmanın doğallığını kabul etmeliyiz başka bir insanın yüzüncü basamağı ile kendi ilk adımlarımızı kıyaslamak akılcı bir tutum değildir. Nezaket ise, iç sesimizin eleştirel değil, destekleyici olmasına alan açar. Bu üç bileşen bir araya geldiğinde, bireyin kendine karşı daha dengeli, huzurlu ve sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesi mümkün hale gelir. Peki başta kurduğumuz cümlelerin yerine neler koyabiliriz.
Bu kadar aptalca bir hata yapmamam gerekirdi.”> “Herkes hata yapar, bu da benim öğrenme sürecimin bir parçası.”
“Yeterince iyi değilim.”> “Gelişmeye açık yönlerim var ama bu benim değersiz olduğum anlamına gelmez.”
 “Duygularım saçma.”> “Bu duyguların bir nedeni var, onları anlamaya çalışabilirim.”
Bu tarz yargılayıcı içsel konuşmalar genellikle çocuklukta öğrenilen eleştirel konuşmalardan veya travmatik deneyimlerden kaynaklanabilir. Farkındalık kazanmak ve bu içsel dili dönüştürmek için öz-şefkat ve bilişsel davranışçı teknikler oldukça etkili olabilir.
Öz şefkat bir lüks değil, ruhsal iyilik halinin temel taşlarından biridir. Kendine dost olmak, hayatın fırtınalı anlarında en güvenli limanı bulmak gibidir. Unutma, herkesin içinde bir parça şefkat vardır; önemli olan, onu önce kendine yönlendirmeyi öğrenmektir.
Kendi tarafını tutmak, hayatın en zor zamanlarında bile, kendinin yanında durabilmektir. Hata yaptığında kendine eleştirel yaklaşmak yerine, "Evet, hata yaptım ama bu beni kötü biri yapmaz" diyebilmektir. Başkalarının onayını beklemeden, kendi değerini hatırlamak; kendi ihtiyaçlarını, hislerini ve sınırlarını önemsemektir. Bu, bencil olmak değil; kendine sadık kalmaktır. Kendi ihtiyaçlarını fark etmek, kendi tarafını tutmak, içindeki çocuğu kucaklamaktır.
Başkalarına gösterdiğin anlayışı, sabrı ve sevgiyi kendinden esirgeme. Çünkü en uzun yolculuk, insanın kendine dost olmasıyla başlar.

Yazar: Seray SARIGÜL

 

Benzer Yazılar
Çocuğa Oyunla Destek

İzmir Karşıyaka’da Çocuk Danışmanlığı ve Oyunla Destek: Ço..

Yorumlar
disqus code